SOSYAL MEDYAYI NASIL CANAVARLAŞTIRIYORUZ

Teknolojinin gelişmesi ve internetin sunduğu sınırsız olanaklar dünyası ile birlikte yediden yetmişe herkes sosyal medyada boy göstermeye başladı. Pek çok kullanıcının, internette geçirdiği zamanın büyük kısmını sosyal medyada harcadığını söyleyebiliriz. Peki, iletişim dünyamızı pek çok yönden kuşatmış olan sosyal medyayı ne kadar doğru kullanabiliyoruz?

Sosyal medya kullanırken unuttuğumuz en önemli şeyin “siber dünyada hiçbir şeyin yok olmayacağı” gerçeği olduğunu düşünüyoruz. İşte bu yüzden sonradan pişman olmamak adına bu platformlara yüklediğimiz fotoğraflara, yazdığımız iletilere çok dikkat etmemiz gerekiyor, hiç ummadığımız bir anda çoktan sildiğimizi düşündüğümüz iletiler ya da fotoğraflar karşımıza çıkabilirler.

Her gün karşımıza çıkan bu iletiler ve fotoğrafları beğenmeyi veya yok saymayı o kadar kanıksadık ki maalesef ne zaman beğeni yapıp ne zaman paylaşım yapacağımızı karıştırır olduk. Bir bakmışız arkadaşımızın yayınladığı bir ölüm haberini beğenivermişiz. Evet, her gün farkında olarak veya olmayarak milyonlarca kişi ölüm, hastalık ya da bu tarz üzücü haberleri “like” lıyabiliyor, ne yazık ki. Sonuçta ne mi oluyor, birisinin ölümünü beğenmiş oluyoruz. Like yapmak yerine iletinin altına duygularımızı yansıtan bir yorum yazsak, acil olarak aranan bir şey varsa ortada, onun paylaşımını yapsak sayfamızda, daha faydalı oluruz ve sosyal medyayı daha doğru kullanma adına bir adım atmış oluruz hiç değilse.

Diğer yandan sosyal medya dünyası iletişim kurma işlevinin o kadar üstüne çıktı ki, artık farklı amaçlar için kullanılmaya başlandı. Kullanıcıların pek çoğu sosyal medyayı ne kadar popüler olduğunu ya da ne kadar aktif yaşantısı olduğunu kanıtlamak için kullanıyor. Hemen hemen herkes daha fazla beğeni alma daha fazla arkadaşa sahip olma yarışına girmiş durumda. Gidilen yerlerde check-in yapılıyor, check-in fotoğraflarla destekleniyor ve herkes birbirinin nerede, kiminle ne yaptığını biliyor, evet dünya artık gerçekten çok küçük. Instagram, vine veya benzer paylaşım sitelerindeki postlarımız arasında zaman bırakmaya çalışırsak, bizi takip eden kullanıcıların duvarlarını da lüzumsuz paylaşımlarla doldurmamış oluruz hem de medyada fazlaca görünmediğimizden yüzümüz eskimemiş olur. :)

Özel e-mail ve mesajların fotoğrafını çekip paylaşarak gereksiz bilgi paylaşımı yapmak son günlerde moda haline geldi. Mesaj ya da e-mail atarken genel kanı, mesajın iki kişi arasında kaldığı ve özel olduğudur. Mesajlaştığınız kişinin onayını almadan aranızdaki yazışmanın fotoğrafını paylaşmanız çizgiyi aşmak demektir. Bu tarz paylaşımlarla kişisel ya da profesyonel ilişkinize zarar verme olasılığınız oldukça yüksektir, bu yüzden bu tarz paylaşımları yapmadan detaylıca düşünmenin reel ilişkiler üzerine faydası olacağını kesinlikle söyleyebiliriz.

Reel dünyada arkadaşlarımız, ailemiz, çalışma arkadaşlarımız ve hiç tanımadığımız insanlarla vakit geçirirken, genel-geçer kabul gören ve bizi yönlendiren belirli kurallara uyarız. Dolayısıyla sosyal medyayı da belli kurallar ve etik çerçevesinde kullanırsak ilişkilerimiz daha sağlıklı ve kalıcı olacaktır. Sosyal medyadaki davranış kurallarını bilmek ve platformlar arasındaki farkları anlamak, kişisel hesaplarımızda olsun şirket hesaplarımızda olsun takipçilerin bağlılığını arttıracaktır. Bu yüzden yaşantımızın büyük bölümünü geçirdiğimiz ve üstüne yeni bir kimlik inşa ettiğimiz sosyal medyayı en iyi ve en doğru şekilde kullanmayı öğrenmeliyiz.