Sosyal medyada olmak ya da olmamak? Bu soru markalar için çoktan demode oldu bile. Markaların kendilerine soracakları güncel soru şu: Sosyal medyada nasıl olmak ya da olmamak?
Markanızın kimliğini ve hedef kitlesini göz önünde bulundurarak; sosyal medyada kendini nasıl ifade edeceğini, hedef kitlesiyle nasıl bir iletişim tercih ettiğini planlamakla işe başlamalı. Sosyal medyanın genel dinamikleri ve olmazsa olmazları çerçevesinde bir strateji oluşturmak şart. Bir kere bu temel taşları oturttuktan sonra farklılaşmayı hedeflemek daha doğru olacaktır.
Doğru sosyal ağlara adımınızı attınız mı?
Bugün markalar için Facebook ve Twitter olmazsa olmaz görünen ağlar iken, örneğin bir hazır giyim veya yiyecek markası iseniz fotoğraf cenneti olan Pinterest’in sizsiz eksik kalmamasına dikkat edin. Örneğin bir alışveriş merkezi iseniz, Foursquare hesaplarınızın aktif olmaması düşünülemez bile.
Sayfalarınız aktif mi?
Bugün sosyal ağlarda açılmış ama aktif olmayan yüzlerce hesap var. Aktiflikten ne anladığınız da önemli elbette. 10 günde bir paylaşım yapmak, takipçilerinizin sorularını ve yorumlarını cevapsız bırakmak aktif bir sosyal medya içerik yönetimini ifade etmiyor tabi ki. Sosyal medya özen ve zaman ister, unutulmaya hiç gelmez. Günlerce terk ettiğiniz sayfanız tekrar aklınıza geldiğinde, markanızla ilgili onlarca can sıkıcı yorumla karşılaşma ihtimali her zaman söz konusu. Ayrıca, uzun süre paylaşım yapılmayan bir markanın sayfası kimsenin ilgisini çekmez. Hele rakipleriniz sizden çok daha eğlenceli bir dünya vaat ediyorsa, kimse sizin can sıkıcı sayfanızda vakit geçirmeyecektir.
Sürekli kendinizden bahsetmiyorsunuz değil mi?
Sürekli kendinden bahseden insanlar nasıl bir süre sonra can sıkıcı olmaya başlarlarsa, dünyanın kendisinin etrafında döndüğünü hissettiren markalar da bir o kadar can sıkıcı olabiliyorlar. Kampanyalarınız, promosyonlarınız, ürünleriniz elbette takipçileriniz için önemli. Zaten bunlarla ilgilendikleri için sizi takip ediyorlar. Ancak zaman zaman hedef kitlenize uygun güncel paylaşımlarla birlikte anketler, yarışmalar düzenleyerek takipçilerinize daha renkli bir sayfa sunmalısınız.
Takipçilerini anlamaya, dinlemeye önem veriyor musunuz?
Sosyal medyada tek yönlü iletişimi unutun. Artık takipçileriniz sizle ilgili yorumlarını, görüşlerini, eleştirilerini çok daha rahat dile getirebilmekteler. Bu nedenle takipçilerinizle aranıza mesafe koyan bir iletişim size kaybettirecektir. Ürününüzü satın almak için mağazanıza gelen bir müşteriye nasıl sıcak ve ilgili iseniz, sosyal medya sayfalarınızda da aynı samimiyeti ve ilgiyi göstermek zorundasınız. Unutmayın, herkes hata yapabilir. Markalar da… Bu nedenle kibirli olmak yerine, hatanızı kabul etmek şanınızdan olacaktır.
Takipçilerinizi şaşırtmayı seviyor musunuz?
Takipçilerinizi şaşırtacak, eğlendirecek en önemli enstrümanlardan biri de yarışmalar ve oyunlardır. Küçük hediyeleri hepimiz severiz. Bu nedenle düzenleyeceğiniz yarışmalarla ve oyunlarla hem takipçilerinizin isteklerini, eğilimlerini daha net değerlendirme hem de marka sadakat oluşturma şansına sahip olursunuz. Ve de en önemlisi takipçilerinizin sizinle daha fazla iletişimde olmalarını sağlarsınız.
Paylaşım bombardımanından kaçınıyor musunuz?
Sevmediğiniz bir arkadaşımızı arkadaş listemizden çıkarmamız bazen o kadar kolay olmasa da, bizi rahatsız eden bir sayfayı çok daha kolay “beğenmekten vazgeç”ebiliyoruz. Sayfanızın yeteri kadar ilgi çekici olmaması, eleştirilere açık olmamanız, takipçilerinizin yorumlarına karşı duyarlı olmamanız etkenler arasında olduğu gibi, çok sık yapılan paylaşımlar da beğenmekten vazgeçme sebeplerinden biri. Takipçilerinizin duvarına gün içinde sizden onlarca paylaşım düşüyorsa, takipçileriniz bundan sıkılabiliyor ve sizi takip etmekten vazgeçebiliyorlar. Bu yüzden günde 3-5 paylaşım sınırının üstüne çok da çıkmamanızı tavsiye edebiliriz. Ayrıca paylaşımlarınızı gün içine yaymanız, art arda paylaşım yapmamanız da önemli.