Nuit-reklam-gece-gündüz Nuit-reklam-ajansı-Ana-Sayfa
Ajanslar mı Patron Firmalar mı?
 
10 Nisan 2014 0 YORUM Marka ve Ajans

Markanın çalıştığı ajansla bir uyum yakalaması ve bu uyumu uzun süre koruyabilmesi karşılıklı zor zanaat. Ancak, bu uyum bir kez yakalandığı zaman, marka adına gerçekten çok güzel işler ortaya çıkıyor. Bu uyumun en önemli temel taşlarından biri ise karşılıklı doğru iletişimin kurulabilmesi…

Bu iletişime en çok zarar veren etken ise hem marka hem de ajans tarafından egoların devreye sokulması… Son zamanlarda, yeni tanıştığım bir çok marka yetkilisinden duyduğum “Biz ajansımızdan artık bir şey istemeye çekiniyoruz” serzenişi ilk zamanlar beni oldukça şaşırtsa da; artık o kadar çok markadan duymaya başladım ki, ister istemez sektöre dair bir öz eleştiri yapma ihtiyacı hissediyorum. Ajanslar, firmanın taleplerini minimum düzeyde tutabilmek ve fazla talepkarlığın önüne geçebilmek için kimi zaman “hayır”ı çok rahat bir şekilde telaffuz edebiliyorlar. Ajans; markanın gönderilen onlarca tasarım arasından nasıl olur da bir tanesini beğenmediğini anlayamaz, gelen revize taleplerini “bu tasarımda revize edilecek bir şey yok, isterseniz başka bir şey çalışalım” gibi yapıcı olmayan ifadelerle sonlandırır, “o iş bütçeye dahil değil, bu iş dahil değil” gibi tamamen matematik odaklı bir yaklaşımla marka ile iletişimini sürdürmeye çalışırsa, gelinecek nokta firmanın memnuniyetsizliği ve bıkkınlığı olacaktır.

Reklam ajansı, markaları mutlu etmenin çok zor olduğunun bilincinde olmalıdır. Bu nedenle gelecek revize isteklerine, “olmamış başka bir şey çalışın” gibi tepkilere alışkın ve hazır olmalıdır. İşin doğası gereği böyle olmalıdır. Yaratıcılık isteyen her çalışmada hiçbir zaman mutlak doğru yoktur ve bazen sizin hayallerinizle markanınkiler örtüşmeyebilir. Burada, karşılıklı orta yolu bulmak ve biz bu işi biz daha iyi biliyoruz yarışına girmemek en doğrusu olacaktır. Ajansların dertlerini anlatmaya çalışmaktan yoruldukları kadar günümüzde markalar da “olmaz, hayır” cümleleriyle karşılaşmaktan biraz bunalmış görünüyorlar.

Bununla birlikte, firmalar da ajansın “tek” müşterisi olmadıklarını unutmamalı. “Bu işi hemen sonuçlandıralım”, “Tasarımı acil rica ediyorum” gibi müşteri temsilcinizi gerecek ani taleplerden kaçınmakta fayda var. Tasarım ve fikir süreci sanılanın aksine oldukça zaman almaktadır ve ortaya doğru bir işin çıkması isteniyorsa ajansa biraz zaman tanınmalıdır. Kaldı ki, bazen sıraya girmeniz ve ajansın iş planına göre sabırla beklemeniz gerekecektir. Bu nedenle taleplerin makul bir süre önceden iletilmesi ve verilen briefin net olması hem zaman kaybını hem de emek kaybını önleyecektir.

Tüm bunları göz önüne alarak, her iki tarafın “sana yapılmasını istemediğin hiçbir şeyi karşı tarafa yapma” öğüdünü hiç aklından çıkarmayarak, bu iletişimi ego savaşına döndürmeden “markanın başarısı” için tam bir Voltran oluşturması gerekiyor…

 
YAZAR HAKKINDA

Tuba Kılıç Almalı
Türünün ilk örneği olan, gece gündüz gibi bir başkan... İyi niyetli ama her türlü sömürüye karşı, yenilikçi ama köklerine bağlı, sabırlı ama çok heyecanlı... Sektörde saçlarını ağartmamış ama iletişim uzmanı, en iyi fikirlerin saçmalamakla olgunlaşacağına inanır ama saçma oluşumlara karşı... Ve kendini kısaca şöyle tanımlar: Yaradandan sonra eşine, işine, kızına ve vatanına aşık bir kadın...
 
 
YORUM YAZ
*Ad Soyad
*E-Posta (yayınlanmayacak)
*Yorum
 
 
Sosyal Medyada Biz